Osmanlı ailesi 'hanedan' mirasını sürdürüyor mu, Türkiye'ye nasıl bakıyor?

Osmanlı ailesinin üyelerinden Dr İbrahim Jour ve Osman Selahaddin Osmanoğlu.
Fotoğraf altı yazısı, Osmanlı ailesinin üyelerinden Dr İbrahim Jour ve Osman Selahaddin Osmanoğlu.
    • Yazan, Günce Akpamuk
    • Unvan, BBC News Türkçe
    • Bildirdiği yer, Londra

Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucu hanedanı 600 yıldan uzun süre devletin yönetimindeydi. Taht, dünyadaki pek çok krallık ve imparatorluğun aksine, hiçbir zaman başka bir aileye geçmedi.

Büyük toprak kayıpları yaşanarak 1918'de kaybedilen Birinci Dünya Savaşı'nın ardından imparatorluk çökmüş, Milli Mücadele'nin liderlerinin 23 Nisan 1920'de kurduğu Büyük Millet Meclisi, 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasına karar vermişti.

Son Osmanlı padişahı VI. Mehmet (Vahdettin) ülkeyi terk etmişti ancak kuzeni Abdülmecid Efendi halifelik unvanını koruyordu.

Ta ki 3 Mart 1924'e kadar. Bu tarihte halifelik de kaldırıldı, Osmanlı hanedanının sürgün edilmesine karar verildi.

150'den fazla kişi Türkiye'yi terk etti.

1952'de sürgündeki kadın hanedan mensuplarına Türkiye'ye dönme izni verildi, erkekler için bu izin 1974'te çıktı.

1924'te ülkeden ayrılan Osmanlı hanedan üyelerinin torunları bugün hayatta. Türkiye dahil, farklı ülkelerde bambaşka hayatlar yaşıyorlar.

Kimileri zaman zaman Türkiye'de "Osmanlı torunu" olarak gündeme gelebiliyor.

Peki bugün Osmanlı ailesi denince ne kastediliyor, aile kimlerden oluşuyor?

Bunu yanıtlamak için öncelikle kuruluştan itibaren hanedanın ne ifade ettiğini, veraset sisteminin nasıl değiştiğini ve sürgüne giden yoldaki dönüm noktalarını tarihçilere sorduk.

Osmanlı ailesinin kendi içinde bu mirası nasıl devam ettirdiğini ise V. Murat'ın dördüncü kuşak torunu Osman Selahaddin Osmanoğlu ve II. Abdülhamit'in beşinci kuşak torunu İbrahim Jour ile konuştuk.

İngiltere'de Oxford yakınlarındaki evinde bir araya geldiğimiz Osmanoğlu'nun şehzade olan babası ve sultan olan annesi, sürgün edilenler arasındaydı.

Osman Selahaddin Osmanoğlu kimdir?

Kuruluş dönemi: 'Alternatif hanedan hiç düşünülmedi'

Osmanlı hanedanına ve ailesine adını veren Osman Bey'in tarihi kimliğinin önemini vurgulayan tarihçi Prof. Dr. Feridun Emecen, Bizans kaynaklarına göre onun güçlü bir askeri lider olduğunu anlatıyor.

Hanedan kavramı bu dönemde daha çok soy ve liderlik anlamı taşıyordu.

Devletin Orhan Bey ve 1. Murat döneminde Balkanlara doğru genişlemeye başlaması, Osmanlı hanedanının vazgeçilmezliğini pekiştirdi.

BBC Türkçe'ye konuşan Prof. Emecen'e göre, oğullar arasında mücadeleler olsa da yönetici olarak alternatif bir aile hiçbir zaman düşünülmedi.

Başlangıçta padişah halkla iç içeydi.

Tarihçi Dr. Burcu Belli, "Osman Bey, Orhan Bey sofralarını paylaşıyor, cenazelere gidiyordu. Bu dönemde devletin başı çok erişilebilir bir figürdü" diyor.

Ancak Fatih Sultan Mehmet'le birlikte hanedan halktan kopmaya başladı.

Emecen, bu dönem için "Sultan daha kutsal bir konuma taşındı. Divan'a katılmaması, yemekleri tek başına yemesi gibi adetler, hanedanı halktan uzaklaştırdı" diye konuşuyor.

Benjamin Constant (1845-1902) tablosunda II. Mehmet'in İstanbul'a girişi.

Kaynak, Universal Images Group via Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, Fatih'le birlikte hanedan halktan uzaklaştı, padişah kutsal bir figüre dönüştü. [Benjamin Constant (1845-1902) tablosunda II. Mehmet'in İstanbul'a girişi.]

BBC Türkçe'ye konuşan tarihçi Prof. Dr. Edhem Eldem, "Osmanlı hanedanı bu arayı hiçbir zaman kapatamadı" diyor.

Eldem'e göre, 1789 Fransız Devrimi'nden sonra Avrupa'daki hanedanlar modernleşmeyle birlikte görünür oldu ve meşruiyetlerini ortaya koymaya çalıştı.

Osmanlı hanedanı ise giderek daha kapalı bir yapıya büründü.

Bu nedenle kral, kraliçe ve veliahtlardan oluşan görünür bir kraliyet ailesi ortaya çıkmadı.

Hanedan üyeleri kimlerdi, veraset sistemi nasıl değişti?

Osmanlı'da hanedan deyince padişah ve erkek çocuklar akla geliyor.

Padişah, ardından tahta geçecek bir varis bırakmıyordu.

"Saltanatı ancak Allah verirdi. Tüm oğulları ileride sultan olabilme hakkına haizdi" diyen Emecen, veraset sisteminin yazılı kurala dayanmadığını, zamanla geliştiğini anlatıyor.

Osmanlı'da baştan beri kardeş katli vardı. III. Mehmet'in 19 kardeşini boğdurması bunun en sert örneklerindendi. Ancak öldüğünde iki çocuğu da küçüktü ve öldürülmediler, böylece büyük şehzadenin tahta çıkmasına alışıldı.

Emecen, çocuğu olmadan öldürülen II. Osman'ın ardından amcası I. Mustafa'nın tahta getirilmesini örnek veriyor.

Artık Osmanlı hanedanına oğulların yanı sıra kardeşler de dahildi.

Ancak şehzadeler göz önünde değildi. Kimi zaman sarayda adeta hapis hayatı yaşarlardı.

"Padişah kimdi? Halk adını bile biliyor muydu? Emin değilim" diyen Eldem yine de padişahın meşruiyetini kimsenin sorgulamadığını söylüyor.

'Modern hükümdar'

Prof. Eldem, 19. yüzyılda II. Mahmut'un kendini "modern hükümdar" olarak inşa ettiğini söylüyor.

Abdülmecid ve Abdülaziz döneminde bu çizgi sürdü.

Modernleşme havasına rağmen kadınların bu görünürlüğün dışında kaldığını söyleyen Eldem, "II. Abdülhamit ise hanedanı tamamen görünmez hale getirerek Yıldız Sarayı'na kapandı, şehzadeleri toplumun önüne çıkarmadı. Hanedanın özgürleşmesi ancak 1908 Jön Türk İhtilali'yle (II. Meşrutiyet) mümkün oldu, mutlak monarşi sona erdi" diyor.

II. Abdülhamit, 1908.

Kaynak, ullstein bild/ullstein bild via Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, II. Abdülhamit, 1908.

BBC Türkçe'ye konuşan Belli ise bu dönemde, hanedanın ve sultanın görünürlüğü azalsa da imajı güçlü olan padişahın halk tarafından sorgulanmadığını vurguluyor.

31 Mart Vakası'nın (İstanbul'da 13 Nisan 1909'da çıkan meşrutiyet karşıtı ayaklanma) ardından sultan olan V. Mehmet (Reşat) de hanedanın bazı mensupları da kamusal alanda görünür olmaya başladı.

Sürgüne gönderilen hanedan halk için ne ifade ediyordu?

Saltanatın1922'de kaldırılması sonrası son Osmanlı padişahı Vahdettin ülkeyi terk etti.

1924'te halifeliğin kaldırılmasına, Osmanlı hanedanının sürgün edilmesine karar verildi.

Bu tarihte artık hanedanın siyasi ve sembolik gücünün çok azaldığını belirten Eldem'e göre, sürgüne gönderilen hanedan mensupları toplumda çok büyük görünürlüğe sahip değildi:

"Halkın neredeyse hiç tanımadığı, sadece isimlerini ara sıra düğünler, nişanlar gibi vesilelerle gazetelerde gördüğü kişiler olarak ülkeyi terk ettiler".

Bu nedenle sürgün kararı ülkede büyük bir ayaklanma olmadan uygulanabildi.

Sürgünün insani tarafı: Neler yaşandı?

Sürgün kararı sonrası hanedana ülkeden ayrılmaları için bir yıl geçerli pasaportlar, 1000 Türk Lirası ve yaklaşık 10 gün süre verilmişti.

Ailenin farklı kolları, farklı kentlere gitti.

BBC Türkçe'ye konuşan Osman Selahaddin Osmanoğlu, "Ailenin çoğu Fransa ve Lübnan başta olmak üzere Avrupa ve Ortadoğu'ya; bir kısmıysa Suriye, Ürdün, Almanya, Sofya gibi yerlere gitti" diyor.

Osman Selahaddin Osmanoğlu, Oxforshire'daki evinde BBC Türkçe ekibini ağırladı.
Fotoğraf altı yazısı, Osman Selahaddin Osmanoğlu, Oxforshire'daki evinde BBC Türkçe ekibini ağırladı.

Sultan ve hanedan mensupları aynı sarayda yaşamıyordu

Osmanoğlu, Osmanlı hanedanından olmasına rağmen annesiyle babasının İstanbul'da hiç karşılaşmadıklarını anlatıyor.

Bu bize Osmanlı'da sultan ve kardeşlerin aynı saraylarda yaşamadıklarını, kendilerinin ve ailelerinin bir araya gelmediklerini gösteriyor.

Osmanoğlu, sürgün edilen 157 hanedan üyesi arasında 37 şehzade (padişah ve şehzadelerin oğulları), 42 sultan (padişah ve şehzadelerin kızları), 16 sultanzade (sultanların oğulları), 15 hanımsultan (sultanların kızları) bulunduğunu anlatıyor. Ayrıca onların eşleri de sürgün edilmişti.

Bazı saray çalışanları ve yardımcılarla, sürgün edilmeyen eski padişah eşleri gibi kişiler de kendi istekleriyle İstanbul'dan ayrılmıştı.

'Kadınlar için ilk kez özgürlük deneyimi'

Prof. Eldem, "Bu insanlar hayatları boyunca halka alışmamış, izole yaşamış kişilerdi. Entelektüel bir Osmanlı/Müslüman burjuvazisine göre çok daha az eğitimlilerdi, çok az lisan biliyorlardı ve meslekleri yoktu" diyor.

Osman Osmanoğlu, sürgündeki bazı hanedan üyelerinin meslek edinmekte zorlandığını söylüyor.

Sayıları az olmakla birlikte iş bulamayanlar, dışarıdaki hayata ayak uyduramayıp açlıktan ölenler oldu.

Ailesinin iyi eğitim aldığını vurgulayan Osmanoğlu'nun babası askeri okula giderek üsteğmen olmuş, annesi 12 yaşında sürgüne gitmeden sarayda özel eğitim almıştı.

Eldem de şu örneği veriyor:

"Vahdettin öldükten sonra aile reisi olan Abdülmecid, ekonomik olarak toparlanmak için stratejiler geliştirdi. Kızı Dürrüşehvar Sultan'ı, yaşadığı Nice'te Haderabad Nizamı'yla evlendirdi".

Bazı kadınlar için sürgünün "ilk özgürlük deneyimi" olduğunu söyleyen Eldem, "Osmanlı hanedanından hiçbir kadın 1924 öncesi yurtdışına çıkmamıştı, birden kendilerini Paris'te, Nice'te buldular" diyor.

Osmanlı padişahları kartı

BBC Türkçe'ye konuşan İbrahim Jour, sürgün kararı sonrası ailesine sarayı terk etmek için 24 saat verildiğini anlatıyor.

Annesinin büyükannesi Nemika Sultan, eşiyle trenle Paris'e gitmiş:

"Bazı mücevherleri satarak hayatta kaldılar. Eşi Damat Ali Kenan Bey ise Fransa'da Politeknik'ten mezundu. Orada iş buldu."

Ülkeye dönüş

Prof. Dr. Edhem Eldem, dönüş izni sonrası Türkiye'ye giden Osmanlı aile mensuplarının ellerinde Fransa'nın verdiği, tabiiyetlerinin "Osmanlı" yazdığı pasaportlar olduğunu belirtiyor: "Haymatlostular (Vatansız)".

Osman Osmanoğlu, kendilerine verilen pasaportla pek çok ülkeye girip çıktığını ve problem yaşamadığını söylerken, Türkiye'ye girerken pasaport kontrolünde yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

"Memur dedi ki 'Burada Ottoman diyor. Nedir Ottoman?' diye sordu... Sonra amiri geldi. Çok nazik davrandı. Biliyordu kanunun yeni çıktığını. Şaşırmadı. 'Buyurun efendim' dedi".

Osman Osmanoğlu'nun evindeki I. Abdülmecit tablosu.
Fotoğraf altı yazısı, Osmanoğlu, artık İngiltere'deki evinde bulunan eşyalarının büyük kısmını boşalttığını, buradaki evini kapayarak sürekli olarak İstanbul'da yaşamaya başlayacağını söyledi. Ancak çocukları İngiltere'de yaşıyor. Aile yadigarlarının büyük kısmını onlara bırakıyor. Bunlardan biri de Sultan Abdülmecit'in tablosu.

Osmanoğlu, ara sıra tatillerde Türkiye'ye gittiğini anlatıyor. "Yoğun bir kariyerim vardı, oraya taşınmayı düşünmedim" diyor.

Türkiye'ye giriş izni sonrası Fransa'nın pasaport kullanımı için beş yıl süre verdiğini, kendisininse hem Türk hem İngiliz vatandaşı olduğunu anlatıyor.

Son yıllarda daha sık İstanbul'da yaşayan Osmanoğlu, İngiltere'deki evini yakın zamanda kapatacak.

Osmanoğlu ve oğulları.
Fotoğraf altı yazısı, Osmanoğlu ve oğulları.

'WhatsApp grubumuz var'

Osmanoğlu, "Farklı kolları olan çok kalabalık bir aile bu. Birkaç kez, TRT veya vakıfların davetlerinde bir araya geldik. Günlük hayattaysa sadece yakın olduğun kişilerle görüşüyorsun. Aile olarak herkes farklı görüşte olabilir" diyor.

II. Abdülhamid'in torunu İbrahim Jour, evindeki kırmızı duvarlı bir odada Osmanlı aile yadigarlarının önünde takım elbiseyle poz veriyor.

Kaynak, İbrahim Jour

Fotoğraf altı yazısı, Dr. İbrahim Jour, İngiltere'deki evinde bulunan aile yadigarlarının bir kısmını Osman Osmanoğlu'nun kendisine verdiğini, kimisinin annesinin büyükannesinden kaldığını belirtiyor.

İbrahim Jour da Osmanlı ailesinin üyelerinin bazıların WhatsApp grubu olduğunu, bağlantılarını devam ettirdiklerini, bazı kişilerinse bu gruplara dahil olmadığını söylüyor:

"Sultan Abdülhamid grubunda sanırım 70 civarında insan var."

Jour: Annem 'Elbette Atatürk'ü seviyorum' derdi

Osman Osmanoğlu, sürgünde tahta geçme ihtimali olmayan kişilerin de gönderilmesinin gereksiz olduğunu düşündüğünü belirtiyor.

"Söylenene göre, asıl para sultanlarda ve damatlardaydı. Şehzadenin malı, mülkü, mücevheri yoktu. Bu tehlike yaratabilirdi. Ortadoğu'da çok zenginsen insanları satın alırsın... Avrupa'da kraliyetler sona erdiğinde bu kadar kişi sürgüne gönderilmemişti."

Ailesinin "Keşke sürgün olmasaydı" diye düşündüğünü belirten Osmanoğlu, "Tabii, kendi rahatları için. Mantığıma göre padişah kalamazdı, gitmeliydi. Yine de halka sorulabilirdi. Halife kalabilirdi. Çok mühim pozisyondu" diyor.

İbrahim Jour ise "Kraliyet ailesinin torunuysanız, sürgün özünüzü etkilemiyor. Sonsuza dek süren imparatorluk yok. Tarihi değiştiremeyiz; Cumhuriyet'in çocuklarıyız, Türk vatandaşıyız. Türkiye'deki siyasetçilere ve Türkiye Cumhuriyeti'ne en üst düzeyde saygı duyuyoruz" diyor ve ekliyor:

"Annem bile, 'Atatürk'ü seviyor musunuz?' diye sorulduğunda, 'Atatürk olmasaydı babam annemle tanışamazdı. Elbette Atatürk'ü seviyorum, Türkiye'nin ve Türk halkının refahını istiyorum' derdi".

Hanedan ve aile farklı kavramlar mı?

Saltanat döneminde doğan son kişi Neslişah Sultandı.

Son dönem Osmanlı tarihi çalışanların bir kısmı, onun ölümüyle, ortada Osmanlı devleti de olmadığı için, hanedanın bittiği görüşünde.

Bugün onların torunları artık "Osmanlı ailesinin" üyeleri.

Öte yandan Osmanoğlu, İngiltere'de de ev alırken, iş hayatında kendisine "prens" dendiğini, "Osman Efendi" olarak anılmakta sorun görmediğini söylüyor:

"Prens doğduysam bunu kimse alamaz ki. Dünyanın her yerinde böyledir. Hanedan benim için Ottoman family'dir (Osmanlı ailesi). Hanedan hiç değişmedi, yedi asır Osmanlı ailesiydi."

İbrahim Jour ise "Herkesin istediğini yapmakta özgür. Ben (unvan) kullanmıyorum. Doktorluk unvanımla gurur duyuyorum, bunun için çok çalıştım" diyor.

Dolmabahçe Sarayı resmiyle İbrahim Jour alıntısı

Prof. Eldem, "Manidar bir hanedan varlığından bahsetmek mümkün değil" diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Eğer şehzadeyseniz ve buna değer veriyorsanız hakkınızdır. Ama aslında toplumda ve siyasi olarak gerçek değeri yoktur.

"Avrupa'daki aristokratik gelenek bu ailede, Osmanlı döneminde bile varlık gösteremedi".

Bugün politikayla ilgili konuşuyorlar mı?

Osman Osmanoğlu, "Türkiye'ye II. Abdülhamit'in ailesinin bir kolu gitti yalnızca. Siyasi görüş verenler olabiliyor. Ben görüş bildirilmemesi, tarafsız olunması gerektiğini düşünüyorum" diyor, çekirdek ailesinde siyaset konuşmadıklarını anlatıyor.

Cumhuriyetin kurulmasıyla ilgiliyse, anne ve babasının konuşmadığını belirten Osmanoğlu, "1920-30'larda çok konuşulmuş. Benim doğduğum başka bir dünyaydı" diyor. "Cumhuriyetçi değilim. İngiltere'de kral var ama onlar idare etmiyorlar. İngiltere'de cumhuriyet olunca daha mı iyi idare edilecek? Kraliyet kalksa başbakan daha mı iyi idare edecek?" diye soruyor ve ekliyor:

"Hiçbir zaman tek kişinin iktidarda olması iyi değil. Bu Padişah için de geçerli, Reis-i cumhur için de...Şirket yönetimi için de böyle.."

İbrahim Jour kimdir?
Nemika Sultan'ın portresinin bir replikası

Kaynak, Dr. İbrahim Jour

Fotoğraf altı yazısı, Nemika Sultan'ın portresinin bir replikası İbrahim Jour'un Lübnan'daki aile evinde bulunuyor.

"Siyaset meslektir" diyen İbrahim Jour ise "İyi politikacı olmak için gerekli tüm becerilere ve eğitime sahipseniz, politikacı olmak hakkınızdır. Osmanlı ailesine mensubuz ama biz de halkın birer üyesiyiz" diyor.

Siyasete giren herkesin kendini temsil ettiğini vurgulayan Jour, sözlerini şöyle tamamlıyor:

"Yanlış olan, siyasete girenin 'Osmanlı ailesini temsil ediyorum' demesidir.

"Bu doğru değil çünkü benim gibi birçok kişi siyasetten anlamaz veya siyasetin parçası olmak istemez".